Suyun Üstündeki Gül Yaprağı

Gettyimages


Uzakdoğu’daki bu Budist tapınağı, bilgeliğin gizlerini aramak için gelenleri kabul ediyordu. Burada geçerli olan incelik; anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmekti. Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı geldi. Yabancı kapıda öylece durdu ve bekledi. Bir süre sonra kapı açıldı, içerdeki Budist, kapıda duran yabancıya baktı. Konuşmadılar. Gelen yabancı, tapınağa girmek ve burada kalmak istiyordu. Budist bir süre kayboldu, sonra elinde ağzına kadar su dolu bir kapla döndü ve bu kabı kapının eşiğine bıraktı. Bu, yeni bir birisini kabul edemeyecek kadar doluyuz demekti. Yabancı yanında katmerlenen gül ağacına döndü, bir yaprak kopardı, kabın üzerindeki suyun üzerine bıraktı. Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu ve su taşmamıştı. İçerideki Budist saygıyla eğildi ve kapıyı açarak yabancıyı içeriye aldı. Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer vardı.




Yorumlar